EMEKLI AYLIGI TEREKEYE DAHIL DEGIL....!
T.C. YARGITAY
10.Hukuk Dairesi
Esas: 2001/9059
Karar: 2002/220
Karar Tarihi: 24.01.2002
ÖZET: Sigortalıya sağlığında ödenen ve yurt dışı hizmet borçlanmasının geçersizliği nedeniyle bir kesimi yönünden fuzuli ödeme teşkil eden yaşlılık aylıkları terekeye dahil bulunmadığından sigortalının kendisine ödenen bu aylıkların miras hukuku çevresinde mirasçılarından istirdadı mümkün değildir.
(3201 S. K. m. 3, 6)
Davacı ve karşı davalı, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla 811.665.242 lira yaşlılık aylığının yasal faizi ile birlikte tahsiline, davalı ve karşı davacı borçlanmasının geçerli olduğunun ve emeklilik durumunun devam etmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davacı ve karşı davalının isteğinin kısmen kabulüne, diğer davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, taraflar Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Suna Memlük tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı - karşı davalı Kurumun tüm, davalı-karşı davacı Osman K. mirasçılarının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından sigortalı aleyhine açılan 1999/754 Esas sayılı davada, yurda kesin dönüş şartını yerine getirmediği için 3201 Sayılı Kanun uyarınca yaptığı yurtdışı hizmet borçlanması ve yaşlılık aylığı iptal edilen sigortalıya 01.09.1991 - 23.01.1998 döneminde ödenen yaşlılık aylıklar tutarının fuzuli ödemeden bahisle yasal faiziyle birlikte sigortalıdan tahsili istenmiş, sigortalının yargılama aşamasında 10.10.1998 tarihinde ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiş ise de; sigortalıya sağlığında ödenen ve yurt dışı hizmet borçlanmasının geçersizliği nedeniyle bir kesimi yönünden fuzuli ödeme teşkil eden yaşlılık aylıkları terekeye dahil bulunmadığından sigortalının kendisine ödenen bu aylıkların miras hukuku çevresinde mirasçılarından istirdadı mümkün bulunmamasına rağmen aksinin kabulü;
Sigortalı tarafından kurum aleyhine açılan ve asıl dava ile birleştirilen ve sonradan yargılama aşamasında sigortalının ölümü üzerine mirasçıları tarafından takip edilen 1998/594 Esas sayılı davada ise; sigortalının 3201 Sayılı Kanuna dayalı yurt dışı hizmet borçlanmasının geçerliliği ile başlangıçtan itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istenmiştir. 3201 Sayılı Kanunun 3. ve 6. maddeleri kapsamında yurt dışı hizmet borçlanması ve yaşlılık aylığı tahsisi için ön koşul yurda kesin dönüş yapmak olup, bu yönde sigortalının yurt dışı hizmet borçlanma talep tarihi ile yaşlılık aylığı tahsisini kapsayan dönemde yurtdışında fiilen çalıştığı anlaşılmakla yurda kesin dönüş koşulu gerçekleşmediğinden 3201 Sayılı Kanuna dayalı borçlanması ile yine aynı kanun kapsamında yaşlılık aylığı tahsisinin iptaline ilişkin mahkemenin kabulü yerindedir. Ne var ki, 2147 Sayılı Kanuna göre borçlanmanın geçerliliği ve yaşlılık aylığı tahsisi için yurda kesin dönüş yapmak koşul olmadığından; sigortalının 3201 Sayılı Kanuna dayalı borçlanma süresi gözetilmese dahi 2147 Sayılı Kanuna göre borçlandığı hizmet süresi ile 506 Sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığı ve doğum tarihi gözetildiğinde sigortalılık başlangıç tarihi 01.02.1959, prim ödeme gün sayısı 4200 olup 55 yaşını ikmal ettiği 01.05.1995 tarihini takip eden aybaşı olan 01.06.1995 tarihi itibariyle yaşlılık aylığına hak kazandığı; yaşlılık aylığı hesabında gösterge ile aylık bağlama oranının olumsuz yönde değişeceği ve sigortalının 10.10.1998 tarihinde öldüğü olgusu gözetilerek ek davaya konu istem hakkında karar verilmesi gerekirken bu davadaki istemin yanılgılı değerlendirme ile tümden reddi; usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı-karşı davacı Osman K. mirasçılarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24.01.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.
T.C. YARGITAY
10.Hukuk Dairesi
Esas: 2001/9059
Karar: 2002/220
Karar Tarihi: 24.01.2002
ÖZET: Sigortalıya sağlığında ödenen ve yurt dışı hizmet borçlanmasının geçersizliği nedeniyle bir kesimi yönünden fuzuli ödeme teşkil eden yaşlılık aylıkları terekeye dahil bulunmadığından sigortalının kendisine ödenen bu aylıkların miras hukuku çevresinde mirasçılarından istirdadı mümkün değildir.
(3201 S. K. m. 3, 6)
Davacı ve karşı davalı, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla 811.665.242 lira yaşlılık aylığının yasal faizi ile birlikte tahsiline, davalı ve karşı davacı borçlanmasının geçerli olduğunun ve emeklilik durumunun devam etmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davacı ve karşı davalının isteğinin kısmen kabulüne, diğer davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, taraflar Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Suna Memlük tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı - karşı davalı Kurumun tüm, davalı-karşı davacı Osman K. mirasçılarının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından sigortalı aleyhine açılan 1999/754 Esas sayılı davada, yurda kesin dönüş şartını yerine getirmediği için 3201 Sayılı Kanun uyarınca yaptığı yurtdışı hizmet borçlanması ve yaşlılık aylığı iptal edilen sigortalıya 01.09.1991 - 23.01.1998 döneminde ödenen yaşlılık aylıklar tutarının fuzuli ödemeden bahisle yasal faiziyle birlikte sigortalıdan tahsili istenmiş, sigortalının yargılama aşamasında 10.10.1998 tarihinde ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiş ise de; sigortalıya sağlığında ödenen ve yurt dışı hizmet borçlanmasının geçersizliği nedeniyle bir kesimi yönünden fuzuli ödeme teşkil eden yaşlılık aylıkları terekeye dahil bulunmadığından sigortalının kendisine ödenen bu aylıkların miras hukuku çevresinde mirasçılarından istirdadı mümkün bulunmamasına rağmen aksinin kabulü;
Sigortalı tarafından kurum aleyhine açılan ve asıl dava ile birleştirilen ve sonradan yargılama aşamasında sigortalının ölümü üzerine mirasçıları tarafından takip edilen 1998/594 Esas sayılı davada ise; sigortalının 3201 Sayılı Kanuna dayalı yurt dışı hizmet borçlanmasının geçerliliği ile başlangıçtan itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istenmiştir. 3201 Sayılı Kanunun 3. ve 6. maddeleri kapsamında yurt dışı hizmet borçlanması ve yaşlılık aylığı tahsisi için ön koşul yurda kesin dönüş yapmak olup, bu yönde sigortalının yurt dışı hizmet borçlanma talep tarihi ile yaşlılık aylığı tahsisini kapsayan dönemde yurtdışında fiilen çalıştığı anlaşılmakla yurda kesin dönüş koşulu gerçekleşmediğinden 3201 Sayılı Kanuna dayalı borçlanması ile yine aynı kanun kapsamında yaşlılık aylığı tahsisinin iptaline ilişkin mahkemenin kabulü yerindedir. Ne var ki, 2147 Sayılı Kanuna göre borçlanmanın geçerliliği ve yaşlılık aylığı tahsisi için yurda kesin dönüş yapmak koşul olmadığından; sigortalının 3201 Sayılı Kanuna dayalı borçlanma süresi gözetilmese dahi 2147 Sayılı Kanuna göre borçlandığı hizmet süresi ile 506 Sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığı ve doğum tarihi gözetildiğinde sigortalılık başlangıç tarihi 01.02.1959, prim ödeme gün sayısı 4200 olup 55 yaşını ikmal ettiği 01.05.1995 tarihini takip eden aybaşı olan 01.06.1995 tarihi itibariyle yaşlılık aylığına hak kazandığı; yaşlılık aylığı hesabında gösterge ile aylık bağlama oranının olumsuz yönde değişeceği ve sigortalının 10.10.1998 tarihinde öldüğü olgusu gözetilerek ek davaya konu istem hakkında karar verilmesi gerekirken bu davadaki istemin yanılgılı değerlendirme ile tümden reddi; usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı-karşı davacı Osman K. mirasçılarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24.01.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen